BOŞANMA SADELEŞTİRİLMELİ
Evlilik nikah memurunun şu sorusuyla başlıyor :
” Hiçbir baskı altında kalmadan …’yi eş olarak kabul ediyor musunuz? ” … İki tarafın da soruya evet cevabı vermesiyle artık nikah kıyılmış oluyor.
Peki ya her ikisi tarafın ortak iradesiyle başlayan evliliğin bitmesi nasıl oluyor ? İşte orası tam bir kaos !
Boşanma davaları anlaşmalı ve anlaşmasız (çekişmeli) dava şeklinde görülüyor. Eşler ,şartları mevcutsa, boşanma konusunda anlaşırlarsa çok kısa bir sürede anlaşmalı boşanabiliyor. Ancak taraflardan herhangi biri boşanmak istemiyorsa dava süreci ortalama 2 yıl veya daha fazla sürebiliyor.
Boşanma dava sürecinde tarafların daha da birbirlerine nefret besledikleri çokça gözlemlenen bir durum .Çocuk varsa bu süreç daha da zorlu geçiyor.
Davayı açan tarafın daha çok haksız olması halinde hakim davayı reddediyor. Bu durumda bir tarafın boşanmak istediği, bunun için yıllarca boşanma davası görüldüğü bir evlilikte, taraflar hakim kararıyla çoğu zaman fiilen ayrı ama kağıt üstünde kalan bir evliliği yürütürmüş gibi yapıyorlar!
Peki, tarafların ortak iradesiyle yani bir tarafın hayır demesi halinde kurulamayan bir evlilik; hakimin “sizi boşamıyorum” demesiyle devam eder mi ? Hakim eliyle de olsa devletin haklı veya haksız bir tarafın ” artık bu evliliği devam ettirmek istemiyorum ” dediği bir evliliği devam etmesini emretmek gibi bir hakkı olabilir mi ? Devletin “sizi boşamıyorum , siz farkında değilsiniz ama siz birbirinizi seviyorsunuz veya sevmeniz lazım” demesi doğru mudur ?…
Aile toplumun temelidir. Bu gerçeği tartışmak bile doğru değil. Devletin ailenin kurulmasını teşvik ve devamı sağlama konusunda elbette görevleri vardır. Örneğin evlilik kararı olanlara evliliğe hazırlık eğitimleri vermek , belli dönemlerde evli olan taraflara dini-psikolojik telkinlerde bulunmak gibi . Aile içi huzurun tesisine katkı sunacak çoğu şeyi yapmak devletin görevi olmalıdır. Hatta Boşanma kararı olan bir tarafa bu kararında emin olup olmadığını, mümkünse taraflarla görüşüp bu evliliği devam ettirmeleri konusunda gerekli danışmanlık hizmetini de vermelidir. Ancak her nasılsa artık boşanma kararı olan bir taraf varsa ve bu iradesini özgürce dile getiriyorsa devletin yapması gereken bu iradeyi tespit edip kısa zamanda evliliği sonlandırmaktadır.
Evliliğin mali sonuçları denilen tarafların maddi ve manevi tazminat talepleri ,mal rejimi davaları , nafaka gibi hususlar tarafların boşanmalarının ardında ayrıca görülmesi gereken davalardır.
Evliliğin tek tarafın iradesiyle de sonlanması gerekir. Evliliğin sonlanması tarafların artık bekar olarak hukuken kabul edilmesinden sonra artık devlet, talep halinde veya re’sen mağdur olan eşin veya çocuğun haklarını korumaya çalışmalıdır.
Evlilik sonlanmasında kimin haksız olduğunun tespiti ve haksızlığı ölçüsünde aleyhine tazminata hükmedilmesi ayrıca açılacak bir dava ile yürütülmelidir.
Bahsettiğim evliliğin devamının ancak iki tarafın da istemi halinde mümkün olması aksi halde evliliğin bitmesi gerektiği yönündeki görüşümün aileyi zayıflatmayacağı kanaatindeyim. Kısa süren boşanma prosedürü mutlu olan ,evliliğinden memnun olan insanları boşanmaya yöneltmeyecektir. Sadece sorunlu olan boşanmak isteyen insanlar arasındaki sorunu kısa zamanda halletmeye yarayacaktır. Kaldı ki bir tarafın iradesiyle dahi boşanan taraflar eğer gelecekte tekrar evlenmek isterlerse buna hiçbir engel de yoktur. Hatta devlet bu konuda bile çalışmalar yapabilir.
Benim önerim , boşanma sürecini çekilmez halden kurtarmaya yöneliktir. “Seni mahkemelerde süründüreceğim “sözü bilinen bir sözdür. Ancak doğru bir söz değildir.Haklı veya haksız kendi hayatının bir parçası hakkında karar alan bir kişiye devletin engel olma hakkı yoktur.Kaldı ki mevcut sistemin boşanmaları azaltmadığı da istatistiksel bir gerçektir.
Boşanma dava süreci sadeleştirilmeli. Boşanmak kolay olmamalı sadece boşanma kararı alan taraf için zor olan bir durumu daha da zorlaştırmamalı.
Av. Mesut İSKENDEROĞLU