MİLLİ HUKUK
MİLLİ HUKUK
Son dönemde popüler meselelerden biri de “yerli ve milli” olmak. Ülkemizin yakın zaman için geçirdiği süreç dikkate alındığında olaylara bakış açımızın temeline oturan bir kavram oldu milli olmak.
Milli tank, milli helikopter, milli araba, milli yazılım derken liste uzayıp gidiyor. Peki milli hukuk konusunda ne aşamadayız? Belki daha da önemlisi milli bir hukuka ihtiyaç var mı?
Hukukun akademik, güncel birçok tarifi yapılabilir. Ancak en genel ifadesiyle haklar demek olan hukukun millisi olur mu? Hakkın, suçun, cezanın, yargının, eşitliğin, insanın, kadının, erkeğin, adaletin ne anlama geldiğini tanımlayan, onu sistemli bir şekilde çevreleyen kanunlarımızın yerli olup olmaması önemli midir? Öyle ki dünyada bugüne kadar uygulanan kanunlara (genel anlamda kurallara) baktığımızda farklı zamanlarda farklı toplumların olaylara ve durumlara verdikleri anlam, getirdikleri çözümlerin farklı olduğunu görüyoruz. Bir zamanda suç olan bir eylemin başka bir zamanda suç olmadığını, bir toplumda yasak olan bir fiilin başka bir toplumda normal kabul edildiği sıklıkla rastlanan bir durumdur. Örneğin daha yakın zamana kadar ABD’de zencilerle beyazların aynı otobüse binmesi yasakken son yıllarda zenci bir başkan tarafından yönetildiği ABD, yine geçmişte ayıp kabul edilen birçok şeyin günümüzde ayıp olarak kabul edilmediği, yine geçmişte ayıp kabul edilmeyen bazı şeylerin de şimdi ayıp kabul edildiği herkesin malumudur. Hal böyleyken, normalliğin kime ve neye göre normal olduğu zamana ve toplumlara göre değişebiliyorken günümüzde birlikte yaşadığımız adına Türk toplumu dediğimiz insanların; hak, adalet, normal… nediri tanımlayan ve ona sınırlar getiren kanunların milli olup olmaması önemli midir?
Bir nesnenin adını onu ilk bulan, keşfedenin verdiği tarihi ve güncel bir gerçekliktir. Bugün kullandığımız nesnelerin, eşyaların adları gelişi güzel değil bir kişinin belli bir mantık veya düşünce sistemi doğrultusunda seslendirmesiyle oluşmakta hatta bu isimlendirme zaman içinde değişime uğrayabilmektedir.
Hukuk kuralları yalnız veya bir topluluk içinde yaşayan insanları belli bir yönde hareket etmeye birçok zaman mecbur kılar. Dolayısıyla insanlar isteseler de istemeler de zaman içinde kurallar gibi yaşamaya ve düşünmeye başlar. Bu sürecin etki gücü tabi ki kişiye -topluma göre farklılık gösterebilir. İşte insan üzerinde çok büyük bir etkisi olan kuralları kimin koyduğunun ve hangi maksatla koyulduğunun elbette ki çok büyük bir önemi vardır.
Normal olan, toplumun genel anlamda hissettiği, yaşadığı, düşündüğü, fıtratına uygun olan yazılı – yazısız kuralların kanunlaştırma çalışmalarında yazılı hale getirilmesidir. Yazılı kurallar, genel olarak mevzuat oluşturulurken bu anlamda neyin referans alındığı da önemlidir. Dünyadaki uygulamaya bakıldığın kuralı koyanın “güç” olarak kabul edilen şey olduğu görülmektedir. Kimi toplumlarda bilek gücüyle güç odağı olan kuralı koymakta, kimi toplumlarda dini değerler kuralları belirlemekte, kimi toplumlarda da toplumu oluşturan insanların temsil yöntemiyle belirlediği kurullar bu kuralları belirleyebilmektedir. Bazen de bahsedilen yöntemler karma halde uygulanabilmektedir.
Milli olmanın öneminden, hukukun anlamından, kavramlara isim vermenin geçmişinden ve nihayetinde kuralı kimin koyduğundan bahsettikten sonra nihayetinde şu sorulara da cevap aramak gerekmektedir. Hukukun bir parçası olan kanunların iktibas edilmesinin o toplum üzerinde etkisi var mıdır, varsa ne derece etkilidir? Kanunlar mı insanlarına benzer yoksa insanlar mı yönetildiği kanunlara benzer?
Bu sorulara cevaplar ancak yeni sorular sorarak, uzun bir sorular ve cevaplar silsilesiyle bulunabilir. Soru sormadan cevap bulunamaz. Ülkemizdeki mili duruşun kalıcı olması isteniyorsa bunun mutlaka milli hukukla da desteklenmesi gerekir. Adını koymadığımız şey milli olmaz. Mili olmayı elbette ki abartıp yerli olmayan her şeyi reddetme raddesine götürmemekle beraber geleceğin tarihinde var olabilmek için günümüzde kanunlar ve diğer hukuk kuralları dâhil bize uygun, bizden olan milli hukukun inşasına ihtiyaç olduğunun farkına varmak bu yönde çalışmak gerekir.