YABANCILARA DAİR HUKUKİ DÜZENLEMELER
YABANCILARA DAİR HUKUKİ DÜZENLEMELER
Av.Mesut İSKENDEROĞLU
Yabancıların Türkiye’de;
• İkamet ve Çalışma İzni Almaları
• Dava Açmaları, Şikâyetçi Olmaları ve İcra Takibi Yapmaları
• Taşınmaz Edinmeleri
• Evlenmeleri ve Boşanmaları
Yabancılar Hukuku, bir ülkede yabancı olanların, sırf yabancı olmaları sebebiyle tabi oldukları rejimdir. Türk Yabancılar Hukuku, yabancıların Türkiye Cumhuriyeti’nde yabancı
olmalarından dolayı tabi oldukları kısıtlamalar ve sahip oldukları hakları inceler.
Yabancı, bulunduğu devletin vatandaşlığına sahip olmayan kişilerdir. Tüzel kişiler de yabancı olabilir. Ancak vatandaşlık gerçek kişilere mahsus bir tanımdır.
Vatandaşlar ve yabancılar arasında temel hak ve özgürlükler bakımından bir sınırlama yoktur. Genel prensip eşitliktir. Özel olarak belirtilmemişse yabancılara bir kısıtlama getirilmediği varsayılır. Kısıtlama ancak kanunla getirilebilir. Her halde, bu kısıtlama milletlerarası hukuka uygun olmalıdır.
İkamet ve Çalışma İzni
Türkiye’de doksan günden fazla kalacak yabancıların ikamet izni almaları zorunludur. İkamet izni için başvuracak yabancılarda, talep ettikleri ikamet izni süresinden altmış gün daha uzun süreli pasaport ya da pasaport yerine geçen belgeye sahip olmaları şartı aranır.
Türkiye’de çalışma ve ikamet izni alınması, Türkiye’de faaliyet gösterecek şirketlerin yabancı çalışanları bakımından önemli bir konudur. Uluslararası İşgücü Kanunu’na göre yabancı statüsünde olan kişilerin çalışma izni olmadan çalışmaları veya çalıştırılmaları yasaktır. Çalışma izinlerinin verilmesi konusunda yetkili makam Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır.
Yurtdışında bulunan yabancıların çalışma izni almaları, bulundukları ülkedeki Türkiye Dış Temsilciliğine (konsolosluk ya da büyükelçilik) başvuruda bulunmaları ile başlar. Dış temsilcilik, başvuruları çalışma izninin verilmesinde asıl yetkili kurum olan Bakanlığa iletir. Yurtdışından başvuruda bulunan yabancıların önce ikamet izni almaları gerekli değildir ve başvurularının kabul edilmesi halinde alacakları çalışma izni, aynı zamanda ikamet izni hükmünde olacaktır. Dolayısıyla, çalışma iznine yurtiçinden başvurmak yerine yurtdışından başvuruda bulunulması bürokratik işlemlerle geçen süreyi kısaltması bakımından daha avantajlıdır.
Yurtiçinden yapılacak başvurularda ön şart, ülkede bulunan yabancının en az altı ay süreli ikamet izninin bulunmasıdır. Dolayısıyla söz konusu izne sahip olmayan yabancıların çalışma izni başvurusunda bulunmadan önce en az altı ay süreli ikamet izni alması gerekecektir. Bu durumda sürece İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü de dâhil olacağından, süreç uzayacaktır.
Dava Açma Hakları
Yabancılar, Türkiye’de şikayetçi olabilirler, dava açabilirler ve icra takibinde bulunabilirler. İzlenecek usul Türk vatandaşları için izlenecek usulden farklı değildir. Fakat MÖHUK madde 48/1 hükmüne göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.” Teminat, yabancıların Türkiye’de açacakları davalarda mahkemenin yapacağı yargılama giderleri ve davalı tarafın muhtemel zararını karşılamak üzere davacı taraftan istenen maddi güvenceyi ifade etmektedir.
MÖHUK madde 48/1 hükmünde de açıklandığı üzere icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleri ile karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Ama MÖHUK madde 48/2 hükmünde “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” denilmektedir. Buna göre Türk hakimi yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Nitekim Türkiye bu konuda birçok devlet ile ikili anlaşmalar imzalamıştır. Bu kapsamda
teminat ödemekten muaf olan ülkelerden bazıları; Almanya, İran, Suudi Arabistan, Azerbaycan, Mısır, İsviçre, İtalya..
Tüm bunların dışında ayrıca Türkiye’de yerleşmiş ve/ veya Türkiye’de yeteri derecede mal varlığı bulunan (HMK m. 85/1-b’de hüküm altına alındığı gibi) yabancının açacağı davada veya girişeceği icra takibinde hâkim, durumun özelliğini dikkate alarak bu yabancıyı karşılıklılık şartı gerçekleşmemiş olsa bile teminat göstermekten muaf tutabilecektir. Bu konuda hakimin takdir hakkı vardır.
Taşınmaz Edinme
2012 yılında tapu kanununda yapılan değişiklik ile 183 ülke vatandaşına Türkiye’de “mütekabiliyet(karşılıklılık) koşulu aranmaksızın” taşınmaz edinme hakkı tanınmıştır. Buyasal değişikliğin en önemli nedeni; taşınmaz yatırımına ilginin yüksek olmasından dolayı Türkiye’yi yabancı ülke yatırımcılarının edinimlerine açmaktır. Ülkemizde hangi ülke vatandaşlarının taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinmesinin mümkün olduğu konusunda Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçilikleri/ Konsoloslukları ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nden bilgi alınabilmektedir. Bu kapsamda; Suriye vatandaşı hariç, Arap ve İslam Ülkeleri vatandaşlarının Türkiye’de her türlü taşınmaz(konut,iş yeri,arsa,tarla) ediniminin mümkün olduğu belirtilmiştir. (Gizlilik esası gereği, söz konusu 183 ülkenin hangileri olduğu konusunda açık bir liste bulunmamaktadır). Önceden İslam ve Arap ülkeleri vatandaşlarının Türkiye’de mülk edinmesi imkânsız iken, 2012 yılında yapılan değişiklik neticesinde karşılıklılık esasının kaldırılması ile artık bu ülke vatandaşlarının Türkiye’den gayrimenkul satın almasına imkan sağlanmıştır.
Evlenme ve Boşanma
Türkiye’de bir Türk vatandaşı ile bir yabancı veya aynı devlet vatandaşı olmayan iki yabancı ancak yetkili Türk evlendirme memuru önünde evlenebilirler. Aynı devlet vatandaşı olan iki yabancı kendi milli kanunu yetki vermiş olduğu takdirde, o devletin Türkiye’deki temsilcilikleri önünde evlenme yapabilecekleri gibi Türk makamları önünde de evlenebilirler.
İster iki yabancı ülke vatandaşı olsun ister biri Türk diğeri yabancı olsun, Türkiye` de boşanmaları mümkündür. Ancak tarafların boşanmada anlaşmaları halinde tebligat sorunu yaşanmadan ve kısa sürede boşanabilirlerken tarafların anlaşamamaları halinde hangi ülkenin hukukunun uygulanacağı ve tebligatın tabancı bir ülkeye ne kadar zamanda ve masrafla yapılabileceği gibi sorunlar yaşanabilmektedir.
Her iki tarafın ya da bir tarafın Türkiye` de avukat ile temsili halinde boşanma kolaylaşmakta ve tebligat sorun olmaktan çıkmaktadır. Tarafların kendilerini avukat ile temsil ettirmeleri halinde Türkiye` ye hiç gelmeden Türkiye` de boşanmaları mümkün olabilecektir.